Türkiye’nin yetiştirdiği en başarılı Kardiologlardan Dr.Serhan Özyıldırım’ın roman tadından sağlık yazıları ile sağlıklı bir yolculuğa çıkmaya hazırlanın…
İşte sağlık konusundaki bilgileri edebi bir şekilde sıkılmadan okutmayı hedefleyen Dr. Serhan Özyıldırım ilk yazısı “TAKO TSUBO”…
Sevgisiz kalp gerçekten kırılır mı?
Hep iyilik ve güzellikle dolu olması için ömrünün büyük kısmını harcadığı o yuvada artık yalnızdı. İlk kucağına aldığında farklı bir hayata birlikte merhaba dediğini düşündüğü, her saniyesinde her adımında yanında olmaya çalıştığı kızı Ece şimdi Amerika’da Yale Üniversitesinde okuyordu.
Ne kadar da gururlandırmıştı annesini Ece. Gururlandırmıştı gururlandırmasına ama gurur yalnızlığın boşluğunu doldurur muydu?
Belgin Hanım hastanedeki yatağından bu düşüncelerle doğrulduğunda gözleri hala nemliydi. Ama yılların dokunuşlarıyla şekillenip derinleşen çizgilerle çevrili bu kestane renkli gözleri artık silmeye bile gerek görmüyordu. Hep aynı soru, kafasının içinde duvarlara çarpıp duran bir tenis topu gibi, zihninde dönüp duruyordu. Ben nerede hata yaptım?
26 yıllık evliliğinin böyle bitmesini hak etmiş miydi? Objektif bakmalıyım diye düşündü; “Sadece Murat’ı suçlamamalıyım. Başka bir kadına ilgi duyduysa bunda mutlaka benim de hatam vardır” dedi. Sonra biraz pencereden dışarı, hiç bir şeyi görme gayretine girmeden, uzun uzun baktı. Sonra bir anda hafifçe kaşlarını çatıp “zaten hayatın boyunca en suçsuz olduğun konularda bile kendinde bir hata aradın ve buldun” diye söylendi sesizce.
Neden bu kadar haksızlık ediyordu kendi kendine? Neden Belgin’in kalbini kimsenin ezemediği kadar ezmek hatta üstünde zıplamak, tepinmek ve Belgin’i kimsenin üzemediği kadar üzmek için en yakınına, kendisine, fütursuzca izin vermekten kurtulamıyordu? 26 yıllık eşi değil miydi başka bir kadını tercih eden ve bunu Belgin’e umarsızca ve hatta belki de utanmasızca itiraf ederken “artık aramızda duygu kalmadı” diyen nihavend bir şarkının nakaratından sonraki es gibi, tekrarlayıp durduğu düşünceleri birden bire durdu.
Tako Tsubo kelimeleri döküldü sonra ağzından. Tako Tsubo, “Ahtapod kapanı”. Söylemesi eğlenceli diye düşündü. Hatta bi de şarkıya çevirdi hemen sonra. “Tak Tak Taka Tsubo, Tak Tak Tako Tsubo”.
Belgin Hanım anjiyo olduktan sonraki gün hasta yatağında , mutluluğu hastalığının adını şarkı yapmada arayışını saçma buldu bir anda. Sonra yatağının baş ucunda duran küçük masaya elini uzatıp telefonunu aldı. Tako Tsubo yazdı. Açıklamasında çıkan kelimeler yine eşinin içine bıraktığı bu geçmeyen acıyı hatırlatıyordu. “Kırık kalp sendromu” O yüzden Tako Tsubo ismini kırık kalp sendromundan daha çok sevmişti. Hastalığının adını soranlara kırık kalp sendromu demektense Tako Tsubo olmuşum diyor, karşı taraf anlamayınca pek hoşuna gidiyordu. “Ben herkese benzemeyen bir kadın olduğuma göre hastalığım da herkeste olmayan havalı bi hastalık olacak tabi” diye düşünüp ağzının kenarını bir iki milim oynatacak kadar hafif bir sahte gülümseme konduruyordu yüzüne.
Okumaya devam etti “Tako Tsubo veya diğer adıyla kırık kalp sendromu sıklıkla kadınlarda ciddi bir üzüntü veya psikolojik stres sonrasında oluşan, kalp krizini taklit eden, kalbin gücünde azalma yani kalp yetersizliğine neden olan bir hastalıktır.”
Kalbin gücü azalır kısmını tekrar okudu. Gücü mü vardı ki azalsın diye düşündü. Okumaya devam etti: “Kalbin şekli bozulur ve bu yeni şekil Japon balıkçıların okyanusun dibine ahtapot yakalamak için bıraktığı seramik kaplar olan Tako Tsuboya benzediği için hastalığın ismi bu vazo adıyla anılır. Hastalık kalbin apeksi olarak bilinen sivri ucunda balonlaşma ile tanınır ve buna apikal balonlaşma denir. Kalp duvarlarında oluşan hareket yani kasılma bozukluğu genellikle geçici olsa da bazı hastalarda ölümle sonuçlanabilecek kadar ciddi seyredebilir.”
Bu son cümleyi okuyunca başını kaldırdı. Yine birşey görme ihtiyacı olmaksızın baktı camdan dışarı. “Ya ölürsem? Ece çok üzülür yavrum benim ağlamaktan gözleri şişer. Kıyamam onun gözlerine. Peki Murat üzülür mü? Cık, sanmam. Belki duyunca bi gözleri dolar ama aynı akşam yeni sevgilisiyle, biletini önceden aldığı konsere gider domuz.”
Tam pencereden dışarı bakarak bunları düşündüğü sırada doktoru kardiyolog Meral Hanım’ın içeri girdiğini fark etti. Doktor Meral Hanım nazik bir ifadeyle Belgin Hanım’a nasıl olduğunu sorduktan sonra, koroner anjiyografisinin normal olduğunu, damarlarının açık olduğunu ve daha önce de belirttiği gibi acil servise ilk geldiğinde kalp krizi zannedilen durumun aslında Tako Tsubo kardiyomyopatisi olduğunu anlattı. 3 ay sürecek bir ilaç tedavisi alacağını ve bu tedavinin beta blokör, ikili kan sulandırıcı, ACE inhibitörü, aldosteron antagonisti ve statinden oluşacağını ekledi.
Ancak Belgin Hanım pek de anlamamamıştı bu yabancı kelimelerle dolu tedaviyi. Neyse ki muhtemelen kalbi tekrar eski sağlığına kavuşacaktı. Bundan sonrası için kalbinin kırılmaması ve aynı sorunun tekrar yaşanmaması için ne yapması gerektiğini soran Belgin hanıma “kalbinizi sertleştirin” dedi doktoru.
Beklemediği bu cevaba şaşıran Belgin Hanım Doktor Meral Hanım’a gözlerinde bomboş bir ifadeyle “onu nasıl yapacağım?” diye sorduğunda Doktor Meral derin bir nefes alıp aynı pencereden dışarı bakarak, size Frida Kahlo’nun bir sözünü hatırlatmak isterim: “Dünyadaki en sert element; sevmekten vazgeçmiş bir kadının yüreğidir”
Dr.Serhan Özyıldırım